Sivil Savunma, Doğal Afetler ve Arama Kurtarma Bilgilendirme Sitesine Hoş Geldiniz. Sivil Savunma İnsanın Kendi Kendini Koruması Demektir. Olası Afet vb. Durumlarda Hayatta Kalabilmek İçin Sivil Savunma'yı Öğreniniz.


   
  Sivil Savunma, Doğal Afetler ve Arama Kurtarma Bilgilendirme Sitesi
  İstiklal Marşı
 

 
İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İstiklal Marşı'nın Seçilmesi ve Diğer 6 Şiir

 

            23  Nisan 1920   günü   Meclis açılmış. İstiklal Harbi başlamış. Ordularımız, Anadolu'yu işgal edenlerle savaşıyor. Yunan ordusu Ankara yakınlarına kadar ilerlemiş. Başkomutan  Mustafa Kemal Paşa.

 
           Meclis  bu ortamda, yeni  kurulan  Türk Devleti  için bir İstiklal  Marşı  hazırlatmak  istiyor.  1920  yılı    sonlarında  bu amaçla bir şiir yarışması açılıyor.


           Katılımcılara 6 ay süre veriliyor.


            İstiklal  Marşı  yarışmasına  bu  süre içerisinde tam 724 şiir gönderiliyor. O zamanki  adıyla  Maarif Vekaleti, yani Milli Eğitim Bakanlığı, bu şiirleri değerlendirmek için bir komisyon

kuruyor.

 

O dönemin Türkiye'sinde böyle bir yarışma açacaksınız,  bunu   iletişim   olanaklarının    neredeyse   sıfır olduğu  bir   ülkede   herkese   duyuracaksınız   ve    724   şiir yarışmaya katılacak, zor iştir.


           Bu şiirler tek tek okunuyor, içlerinden 6 şiir elemeyi geçip Meclis Matbaası     tarafından  bastırılıyor ve milletvekillerine dağıtılıyor.


            Ayrıca kazanan şiir için  500 lira ödül var. O zaman için çok büyük bir para.

            O sırada Maarif Vekili olan Hamdullah Suphi Ankara'da yaşayan  ve  aynı  zamanda   milletvekili   olan  ünlü  şairimiz Mehmet Akif (Ersoy)'dan da bir şiir istiyor.


           Bunun   üzerine   Mehmet  Akif   Bey   ‘‘Ben  mebusum (milletvekiliyim),  müsabakaya  katılmam. Ayrıca bir şiir yazıp size veririm’’ diyor.

 

           Evinde  yazmaya  başlıyor  ve  ‘‘kahraman  ordumuza’’ ithaf ettiği şiiri bitirdiğinde, Maarif Vekaleti'ne teslim ediyor.


            Böylece yarışmaya 7. şiir de katılmış oluyor.


            Müsabaka sonuçlanıyor. Mehmet Akif Bey'in şiiri Meclis kürsüsünden Maarif Vekili  Hamdullah  Suphi  Bey tarafından büyük bir coşkuyla okunuyor.


            Büyük tezahürat ve  alkışlar arasında ve oybirliği ile İstiklal Marşı olarak kabul ediliyor.

          Tarih 12 Mart 1921


           İstiklal Marşı  şiiri   kabul   edildikten   hemen   sonra, kürsüden bir kez daha okunuyor ve  bütün  milletvekilleri  bu kez ayakta dinliyor.

 

            Meclis yetkilileri birkaç gün sonra Mehmet Akif Bey'e 500   liralık    para    ödülünü    vermeye geliyorlar. Almayı reddediyor.


            ‘‘Ben  müsabakaya  girmedim.  Bu  para benim hakkım değildir ve bana ait değildir’’ diyor.

 

              Meclis yetkilileri ısrar ediyorlar.. ‘‘Bu parayı kasamızda tutamayız. Siz alın, isterseniz bir yere bağışlayın’’ diyorlar.


            Mehmet  Akif   Bey   bunun   üzerine   parayı   alıyor  ve hastanede yatmakta olan yaralı gazilerimize bağışlıyor.

 

 

YARIŞMAYA KATILAN 6 ŞİİR VE İSTİKLAL MARŞIMIZ

1
Yıllarca altı cephede ateşle kanlara;
Türk'ün hilâl-ü dinine düşman olanlara;
Ceddin o; Yıldırım gibi saldın zaman zaman
Yüksek başın eğilmedi bir art cihanlara

Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım-Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir kanlı inkılab

Ey mazi-i havariki bin destan olan;
Garbın zalam-ı zulmüne yüz yıl kılınç salan
Arslan yürekli ordu; demir giy; silah kuşan!
Zira hududu kapladı ateşle kan, duman.

Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım - Şitab,
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab!

Arslan mücahid ordusu, ey haris-i salah
Destinde seyf-i hak gibi pek şanlı bir silah
Açtın sema-yi millete pür-nûr bir sabah.
Atî bizim... bizim artık vatan, zafer, felah.

Ey kahramanlar ordusu; ey yıldırım - Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab

 MEHMET MUHSİN

 

 

2
Altı bin yıl efendilik yaptın,
"Kahraman Türk" idi cihanda adın.
Bir ateşten siperdin İslam'a
Sönmeyen bir güneş gibi yaşadın.

Ey büyük ünlü milletim ileri!
Hasmına çiğnetme koş bu şanlı yeri!
Düşmanın bir cihansa dostun
Hak Hakkın elbette müstakil yaşamak

Atıl, ez, vur, senindir istiklâl
Ebedî parlasın şu al bayrak...
Ey benim şanlı milletim ileri;
Ele çiğnetme koş bu ülkeleri!

M (Bursa Milletvekili Muhittin Baha Bey Yarışmaya "M" rumuzu ile katıldı. Müzakereler esnasında şiirini geri çekti.)

 

 

3
Ey Müslüman, ey Türk oğlu
Açıldı istiklâl yolu
Benim bu son günlerimdir,
Diyor bize Anadolu.

Çek sancağı Türk ordusu
Olmaz Türk'ün can korkusu
Esarete dayanır mı
Türk vatanı, Türk namusu?

Bu son savaş bize farzdır,
Fırsatımız gayet azdır,
Muzaffer ol da ey millet
Altın ile tarih yazdır.

Birleşelim özümüzden,
Dönmeyelim sözümüzden,
Hem silelim bu lekeyi,
Tarihdeki yüzümüzden.

İSKENDER HÂKİ

 

 

4
Göz yaşına veda et
Ey güzel Anadolu!
Hakkını korur elbet
Türk'ün bükülmez kolu

Cenk ederiz genç, koca
Bugün değil, yarın da
Yadımız ağladıkça
İzmir ezanlarında.

Hak yolunda kan olur,
Dünyalara taşarız;
Ya şerefle vurulur,
Ya efendi yaşarız.

Her gün yeni bir hile
Arkasından satıldık;
Her gün yeni bir dille
Yurdumuzdan atıldık

Yeter, ey Ka'be'mizi
Elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi
Yolumuzdan yalanlar.

Hangi alçak el alır,
El zinciri boynuna?
Kim Yunan'ı bırakır
Türk kızının koynuna?

 

KEMALEDDIN KAMI

 

 

5
Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın
Yurdumuza göz dikenler al kanlara boyansın
Ya ben ya onlar diyen silâhına dayansın

Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket

Düşman gözü tutamaz yanar dağlar başını
Bağrımızda saklarız vatanın her taşını
Yurdumuza yan bakan döker gözün yaşını

Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket

Can veririz her zaman hürriyet yoluna
‘Ya gazi, ya şehid’lik ne devlettir kuluna
Ata emanet etmiş namusunu oğluna

Bize Türk oğlu derler
Hep bizimdir bu yerler

A.S.

 

 

6
Türk'ün evvelce büyük bir pederi
Çekti sancağı hilâl-i sehari
Kanımızla boyadık bahr ü berri
Böyle aldık bu güzel ülkeleri

İleri, arş ileri, arş ileri
Geri kalsın vatanın kahpeleri

Seni ihya için ey nâmı büyük
Vatanın uğruna öldük öldük
Ne büyük kaldı bu yolda ne küçük
Siper oldu sana dağlar gibi Türk

Yürü ey milletin efradı yürü
Ak süt emmiş vatan evlâdı yürü

Vatan evlâdını kurban edeli
Milletin hür yaşamaktır emeli
Veremez kimseye bir Çamlıbeli
Bağlanır mı acaba Türk'ün eli

İleri, arş ileri, arş ileri
Çiğnenir çünkü kalan yolda geri.

HÜSEYİN SUAD

 

 

iSTiKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

 

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

 

O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!


                                    Mehmet Akif Ersoy

 

Şiirin  bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924  yılında  Ankara'da  toplanan  seçici  kurul,  Ali  Rıfat Çağatay'ın  bestesini  kabul  etti.   Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930‘da  değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu.

 

             Marşın armonilemesini  Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan  Servet  Künçer  yaptı.  Şiir  9  dörtlük  ve  1 beşlikten oluşur.  İlk  iki  dörtlük  İstiklal  Marşı'nın  güftesi  olarak söylenir.

 


ein Bild

 

 

 
  Bu Siteyi 761438 ziyaretçi (1679250 klik) Kişi Ziyaret Etti
SİVİL SAVUNMASIZ YURT SAVUNMASI OLMAZ

ein Bild

 
 

   ein Bild  ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild  ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild  ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild  ein Bild ein Bild ein Bild  ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild ein Bild  Afetsiz Günler Dileğiyle.

HAYATTA KALABİLMEK İÇİN SİVİL SAVUNMAYI ÖĞRENİNİZ YIKILMAMAK ELİMİZDE
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol